Akne ve Beslenme

akne ve beslenme

Akne, dünya çapında en yaygın dermatolojik durumlardan birisidir. Akne, kıl köklerinin ve yağ bezlerinin yapısında uzun süreli ve tekrarlayan iltihaplanmalardır. Akne nedenleri multifaktöriyeldir. Akne patogenezinde kalıtım, hormonlar ve diyetinde dahil olduğu çevresel faktörler etkilidir. Kişinin hormonal ve genetik yapısından sonra beslenme örüntüsünün, akne oluşumunda en önemli etken olduğu ortaya çıkarılmıştır. Akneyi şiddetlendiren temel içsel faktörler; hormonal değişiklikler ve genetik yatkınlıktır. Dış faktörler ise; yanlış beslenme, yanlış cilt bakımı, hava kirliliği gibi çevresel faktörlerdir. Prevelansı ise; en yüksek ergenlerde ve genç erişkinlerdedir, 30 yaşın üzerinde yaşla birlikte azalmaktadır.

Akne oluşumunda meydana gelen değişikler 4 temel faktörle ilişkilendirilir;

1)Aşırı sebum üretimi

2)Cutibacterium acnes bakterisinin hiperproliferasyonu,

3) Foliküllerin hiperkeratinizasyonu

4)İnflamatuar mekanizmalar’dır.

Akne Tedavisi

Akne tedavisinin amacı; aşırı keratozu önlemek, sebum üretimini azaltmak, cutibacterium acnes baktesinin çoğalmasını engellemektir. Akne için mevcut tedaviler; lokal tedaviler (ilaçların deriye uygulanması), antibiyotik, hormonal ajanlar gibi oral tedaviler ve fiziksel müdahaleleri içermektedir. Son yıllardaki çalışmalar, akne ile beslenme arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Diyetin akne oluşumunda ve akne tedavisinde rol oynadığına dair kanıtlar vardır. Bu yüzden akne tedavisinde beslenme tedavisine de yer vermek önemlidir.

Beslenme Tedavisi

Akne görülmesi, özellikle son yıllarda tüketimi artan işlenmiş gıdalar, süt ürünleri ve rafine şekerler içeren batı tarzı diyetlerle artmıştır. Akne oluşumu ve tedavisinde beslenme önemli bir yere sahiptir.

Beslenme tedavisinde;

  • Süt tüketimini kısıtlayın.

Çoğu çalışma süt tüketimi ile akne arasında pozitif bir ilişki bulmuştur. Süt hem endojen insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) içermekte, hem de süt tüketimi ile bireylerde insülin benzeri büyüme faktörleri-1 düzeyleri artmaktadır. IGF-1, akne patogenezinde rol oynayan anahtar faktörleri uyarmaktadır. IGF-1 dışında kandaki insülin seviyelerini de arttırmaktadır.

Süt, yağ bezlerinin büyümesine ve lipogeneze katkıda bulunur. Özellikle yağsız süt tüketimi yağ bezlerinin işleyişi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Çalışmalar; süt tüketimi ile şiddetli akne lezyonları arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bazı çalışmalarda, özellikle tam yağlı sütten ziyade, yağsız süt ile akne arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Bazı çalışmalarda süt dışında süt ürünleri ile akne oluşumu arasında bir ilişki bulunamamış, bazı çalışmalarda tersi sonuç bulunmuştur. Akne şikayeti olan bireylerin diyetinde süt tüketiminin kısıtlanması tavsiye edilmektedir.

  • Düşük glisemik indeks ve glisemik yüklü beslenin.

Glisemik indeks, karbonhidratların kandaki glukoz düzeylerine olan etkisini ölçme sistemidir. Karbonhidrat alımı ile akne şiddeti arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Bu karbonhidratların düşük veya yüksek glisemik indekse sahip olması da akneyi etkilemektedir. Glisemik indeks ve glisemik yükün akne patogenezinde yer alan yolakları etkilediği gösterilmiştir. Yüksek glisemik indeksli karbonhidratlardan zengin diyet; hiperglisemi, hiperinsülinemi, artmış IGF-1 ve insülin direncine neden olmaktadır. Yüksek glisemik indekse sahip gıdalar akne oluşumunu arttırabilir.

Düşük glisemik indeks ve glisemik yük diyetinde akne patogenezinde rol oynayan IGF-1 seviyeleri azalmaktadır, diyetin akne şiddetini, sayısını, akne oluşumunda etkili olan serbest androjen indeksini azalttığı ve insülin duyarlılığını arttırdığı belirtilmiştir. Bazı çalışmalar, düşük glisemik indeks ve glisemik yüklü diyetlerin aknede iyileşme sağladığını ve akne tedavisinde etkili olduğunu göstermiştir. Düşük glisemik indeksli diyetler, insülin ve IGF-1 üzerindeki etkilerinden dolayı akne sonuçlarında genellikle olumlu gelişmeler göstermiştir.

Yani akne oluşumu ve beslenme tedavisinde yüksek glisemik indeks ve glisemik yüke sahip gıdalar tüketmemeli, beslenmemizde düşük glisemik indeks ve glisemik yüke sahip karbonhidratlara yer vermeliyiz.

  • Tükettiğiniz diyet yağlarının içeriğine dikkat edin.

Elzem yağ asitleri doğrudan hücre yapısına ve dolayısıyla cilt yapısına katılmaktadır ve yetersiz tüketimi ciltte yetersiz sebum üretimine neden olmakta bu da akne oluşumuna neden olan etkenlerden birisidir. Artan trans yağ ve doymuş yağ tüketimi akne şiddetini arttırmaktadır. Doymuş yağ asitleri akneden etkilenen cilt üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.

Omega 3 yağ asitlerinin; sebum üretimi ve IGF-1 düzeylerini azalttığı, antiinflamatuar etkisiyle de inflamatuar akne lezyonlarını azalttığı gösterilmiştir. Omega 3 yağ asitleri bakteriyel ajanlara karşı cilt toleransını da arttırmaktadır. Bazı araştırmalar; daha az balık tüketimi ile aknenin şiddetinin artması arasında bir ilişki olduğunu düşündürmektedir. Balık tüketimini arttırarak akne şiddeti azaltılabilir.

Akne şikayeti olan bireyler; besinlerin yağ içeriği, elzem yağ asitleri ve doymuş yağ asidi tüketim oranına dikkat etmeleri tavsiye edilmektedir. Akne oluşumu ve akne tedavisinde omega 3 yağ asitleri veya alfa linoleik asit takviyesi veya artan balık tüketimi fayda sağlayabilir.

  • Antioksidanlardan zengin bir beslenme planı oluşturun.

Oksidatif stres, akne oluşumunda rol oynayabilir ve antioksidan besinlerden zengin bir diyet ve takviyeleri akne tedavisinde önemli düzenleyici etki gösterebilir.

  • A,C,D,E ve B vitamini kaynağı besinleri beslenmenizde mutlaka bulundurun.

Akne hastalarının cilt durumu için önemli olan vitaminler arasında; A, C, D, E ve B vitaminleri bulunmaktadır.

A vitamini; yeni hücrelerin oluşumunu etkiler ve cilt sağlığının devamında ve cilt yaşlanmasında koruyucu etkileri vardır. Akne şiddeti ile serum A vitamini arasında ters ilişki bulunmuştur. Düşük A vitamini akne için risk faktörü olabilir.

C vitamini; yara iyileştirme ve antioksidan özellikleri ile akne cilt bakımında önemlidir.

D vitamini; akne lezyonlarını önleyici etkileri vardır.

E vitamini; güçlü bir antioksidan, antiinflamatuardır. Akne de görülen hiperkeratoz ve cilt kuruluğu E vitamini ile azalmaktadır.

B1, B2, B3, B5, B6, B7 vitaminleri; sebum salgısını engellemeye ve cutibacterium acnes bakterisinin kolonizasyonunu azaltmaya dayanır.

  • Çinko ve selenyum kaynağı besinlerden zengin beslenin.

Minerallerden çinko ve selenyum; akne tedavisini destekleyen en önemli minerallerdendir.

Çinko; antioksidan ve antiinflamatuar özelliklere sahiptir. Cilt sağlığı ve görünümü için önemli bir mineraldir. Cilt yağ bezi işlevi, lokal deri hormonu aktivasyonu, yara iyileşmesi, deri inflamasyonu kontrolü, cilt hücrelerinin yenilenmesi için son derece önemli bir mineraldir. Akne şikayeti olanlarda çinko seviyeleri düşük bulunmuştur.

Akne tedavisini destekleyen diğer önemli mineral selenyumdur. Selenyum; sebum üretimini düzenler ve antiiflamatuardır. Akne tedavisinde E vitamini ve Çinko ile birlikte kullanılır.

  • Probiyotik ve Prebiyotiklere beslenmenizde yer verin.

Bağırsak mikrobiyotası, akne patafizyolojisine dahildir. Probiyotiklerin akneli hastalar için yararlı ve iyi tolere edilen bir besin takviyesi olduğu düşünülmektedir. Probiyotikler akne lezyonlarını azaltmada etkili olabilir. Probiyotik ve prebiyotik tüketimi; akne tedavisinde faydalı etki gösterebilir. Akne tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin yan etkilerini azaltmada etki gösterebilirler.

  • Her gün 1 fincan yeşil çay

Yeşil çay içeriğindeki polifenollerin; derideki sebum üretimini azalttığı ve antiinflamatuar ve antimikrobiyal ajanlar olarak hareket ederek akne tedavisinde kullanılabileceği düşünülmektedir. Yeşil çay akne tedavisinde iyileştirici etkiler gösterebilir. Akne tedavisinde yeşil çay polifenolü epigallokateşin-3-gallatın etkili olduğu gösterilmiştir. Bu kateşinin cilde yararlı etkileri olduğu, akne lezyonlarını ve şiddetini azaltabileceği düşünülmektedir.

  • Alkol tüketimini kısıtlayın.

Alkol, akne lezyonlarını şiddetlendiren bir diğer diyet faktörüdür. Yapılan bir çalışma sonucunda; alkol tüketiminin erkeklerde akne semptomlarının şiddetinde kadınlardan daha güçlü ilişkili olduğu gösterilmiştir.

  • Baharat ve tuzlu yiyeceklerin tüketimine dikkat edin.

Baharatlı ve tuzlu yiyeceklerin akne görülmesini arttırdığı düşünülmektedir. Akne lezyonlarını azaltmak için baharatlı ve tuzlu yiyeceklerin miktarı sınırlandırılabilir.

Kısaca akne oluşumu ve akne tedavisinde beslenme tedavisini özetlersek;

  • Süt tüketimi, özellikle yağsız süt, sınırlandırılmalı,
  • Fermente süt ürünleri tüketimine yani kefir, yoğurt, ayran gibi yer verilmeli,
  • Omega 3 yağ asitleri kaynaklarının diyetle alımı arttırılmalı,
  • Doymuş yağ, trans yağ ve omega 6 yağ asidi kaynaklarının alımı azaltılmalı,
  • Diyette düşük glisemik indeks ve glisemik yüklü karbonhidratlara yer verilmeli, yüksek glisemik indeks ve glisemik yüklü gıdalara yer verilmemeli,
  • Antioksidan kapasitesi yüksek vitamin ve minerallerin (A vitamini, E vitamini, Selenyum, Çinko gibi) alımı arttırılmalı,
  • Probiyotik ve prebiyotik kaynağı besinlerin tüketimi arttırılmalı,
  • Yeşil çay tüketimi arttırılmalı,
  • Alkol tüketimi sınırlandırılmalı,
  • Baharatlı ve tuzlu yiyeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.